• İpek Semerci Dalkıran
  • 01.12.2020

Maslow Piramidinde Bir İleri İki Geri

Hümanist psikolojinin Amerika’daki öncülerinden olan Abraham H.Maslow ihtiyaçlar hiyerarşisi teorisinde, sırasıyla; fizyolojik, güvenlik, sosyal, saygınlık, kendini bilme/tanıma, estetik ve kendini gerçekleştirme ihtiyaçlarını bir piramitle açıklamıştır. Maslow’a göre insan davranışlarını yönlendiren en önemli etken ihtiyaçlardır. 

İhtiyaçlarımız yanında bir de isteklerimiz vardır. Gündelik yaşamda bu iki kavram arasında bilinçsiz davranışlar sergileriz. Zaman zaman ihtiyaçlara göre zaman zaman da isteklere göre hareket ederiz. Ancak ihtiyaçlar önceliklidir ve yeri geldiğinde isteğin önüne geçerek kendilerini belli edecek güçtedirler. Örneğin susadığımızı, acıktığımızı ve tuvalet ihtiyacımızı biliriz. Bu ihtiyaçları erteleyebileceğimiz sürenin de bir sınırı vardır. 

Her birey içinde bulunduğu toplumda, iş ya da özel hayatında bu piramidin basamaklarında hareket halindedir. Toplumsal sınıfların içinde her birey piramidin farklı basamaklarında yer alır. Ancak öyle dönemler olur ki tüm sınıflar eşitleniverir. Mesela pandemi. Piramidin ilk iki basamağında olan yiyecek yemek bulmakta zorlanan evsiz de kendini gerçekleştirmiş, anlamı, uyumu ve dengeyi yakalamış üst düzey bir yöneticiyi de aynı derecede etkilendi. 

Bazı toplumlar daha şanslı sayılabilir. Yaşadığımız coğrafya savaşlarla yoğrulduğundan özellikle her savaş döneminde bu piramitte ikinci basamağa geri çekildiğimiz doğrudur. Benim ilgimi çeken beşinci sıradaki ihtiyaç; Kendini bilme/tanıma. Bireyi anlamlı hale getiren ve insanı okumaya, araştırmaya, öğrenmeye yönelten, sorgulama becerilerinin geliştiği bir basamak. Bu nokta yaratıcılığın kapısının aralandığı ve kendini gerçekleştirmeye giden yolun ufkunun görüldüğü alan. Ve yazıktır ki bu basamağın önünde bana göre iki tuzaklı basamak var. Üçüncü sıradaki sosyal ihtiyaçlar ve dördüncü sıradaki saygınlık ihtiyacı. Örneğin başkaları tarafından kabul görme ihtiyacına saplanırsak bu basamakta takılıp kalıyoruz. 

Oysa geçenlerde duyduğum bir hikayeyle yaşadığım aydınlanma harikaydı. “Kendimi hep çirkin ördek yavrusu sanıyordum, oysa kendi türüm içinde değilmişim.” diyordu hikaye. Evet tam da bu… Kabul görmediğin noktada yeni kabul alanlarına yönelme seçeneğini bulamayabiliyoruz. Saygınlık ihtiyacında da birey başkaları tarafından olumlu bulunmayı, kabul görmeyi istiyor. Peki dış motivasyon yerine kendi kolumuzu sıvazlamayı keşfedebilsek, kişi kendine “yürü ya kulum” diyebilir. 

Belirttiğim gibi bu iki basamak bana göre tuzaklı. Birey, bahsedilen tuzakları geçebilirse, anlam yolu onu bekliyor olacaktır. Diyelim ki birey bu iki basamağı geçti ve anlam basamağına dayandı. Eskiden olduğu gibi inzivaya çekilmeye, yıllarca beklemeye, deneye yanıla ilerlemeye gerek yok günümüzde. Kendini bulma, keşfetme, hayatı anlamlandırma, vizyon belirleme noktasında geleceğin meslekleri artık hayatımızda vazgeçilmez olma yolunda ilerliyor. Koçluk mesleğini bilimle harmanlayan meslek erbabları bilimsel yollardan farkındalığın/anlamın yakalanacağı güçlü sorularla bize kestirme yollar aralıyor. Ve sözün özü, bugün biz koçlar da tüm dünya ile piramidin ikinci basamağında yeni yollar arıyoruz. Krizin içindeki riskleri ve fırsatları değerlendiriyoruz. Güçlü yanlarımızın desteğini alarak geliştirmek istediğimiz yönler için programlar oluşturuyoruz. Diyorum ya bu piramitte bir ileri iki geri hallerdeyiz.

“Şu içinde bulunduğun tek anlık ömrünü fırsat bil ve onunla meşgul ol. Ne geçmişe üzül, ne gelecekten kork…"           

Mevlana


İpek'le "Online Koçluk Seansı" için randevunu hemen oluşturabilirsin.