• İpek Semerci Dalkıran
  • 01.12.2020

Temas Halleri

Temasın halleri sözlükte arayınca aklıma düştü. Temas kelimesinin sözlük anlamı; birbirine dokunma, değme, ilişki kurma, bahsetme, ulaşım şeklinde Türk Dil Kurumunda geçmekteydi. Sözlük anlamından hareketle ilişki kurma halini ele alırsak, doğru temas parmak izi gibi eşsiz ve kişiye özeldir. Bu yönüyle yeryüzünde ne kadar insan varsa o kadar da temas biçimi vardır. 

Psikolojide ise temas; insan varlığının onanmasıdır. Bir başkası sizi gördüğünde temas başlar. Gönderici olarak sizin gülümseme iletiniz, alıcı dediğimiz güldüğünüz kişi tarafından alındığında ve o da -alıcı da- size gülümsediğinde işte temas etmişsiniz demektir.  İnsan gerek gündelik yaşamında gerekse iş yaşamında içinde bulunduğu kültürde kendisi başta olmak üzere çevresi ile sürekli temas halindedir. Bu temas canlı cansız her varlık ile sürer. Bir çiçekle konuşmak ve o çiçeğin sevginizle büyümesi gibi. Bir taşı elinize aldığınızda onunla daha önce hangi duygu / anıyı kodladıysanız onun gözünüzün önünde belirmesi gibi. Anılarımızla da geçmişimizle de deneyimlerimizle de temas ederiz. Dokunduğumuz her nesne ile olduğu kadar beynimizde depolanan ilişkilerimiz ve düşüncelerimiz de buna dahildir. Zihninizden sevdiğiniz birini düşünürsünüz bu da temasın başka bir halidir. Gerçek temas ise düşündüğünüz kişinin fiziksel olarak karşınıza çıkması, ona rastlamanız ya da telefonla sizi araması, eposta iletmesi şeklinde olur.  Bu durumu da en az bir kez deneyimlemişizdir. 

Anadolu kültüründe ise temas yani ilişki kurma ayrı bir öneme sahiptir. Hiç tanımasak bile selamlaşır, birbirimize temas ederiz. Evimizi açar soframıza buyur ederiz. Tanrı misafiri biliriz yabancıyı. Anadolu’da birbirimizle olan iletişimimiz temas sözcüğünün her bir anlamının canlı tezahürüdür. 

Dilimize de pelesenk olmuştur temas. “Bu konuya iyi temas ettiniz” diyerek vurgu yapmak için kullanırız.  

Temas psikolojinin tanımında da belirtildiği üzere insanın var olma halinin karşısındaki kişi ya da kişilerce onaylanmasıdır. İnsan yaşadığı müddetçe hep göz teması, tokalaşma, sıvazlanma, tebessüm, sıralı kelimelerle tutunur yaşama. Görülmek ister. Görülmediğinde, tutunamamıştır. Bu durumda bireyin içine yansıyan duygulardan bazıları; üzüntü, kırgınlık, kızgınlık, öfke, sitem, mutsuzluk, kaygıdır. Temas almayan insanlarda özgüven kaybıyla başlayıp depresyona ve hatta çok ileri boyutta intihara meyletmeye kadar gidebilen süreçler gözlenmiştir. Çünkü insan duygu varlığıdır. Duygularımızı tetikleyen de düşüncelerimizdir. Düşüncelerimizden duygularımızı, duygularımızdan da davranışlarımızı doğururuz. O halde düşünceyi yönetebilen insan duyguyu, duyguyu yönetebilen de davranışını yönetebilir. Tam bu noktada kendimizle temasımız nasıl? Sorusu belirir usumda. Gündelik yaşam telaşlarımızda, robotize hayatlar yaşıyor gibiyiz. Sabah kalkıyoruz, bir şeyler yiyoruz, işe koyuluyoruz, öğle molası, iş ve ev… Eve gelince yemek, çocuklar, aile, eş, sevgili, evcil hayvanlarımız, uyku döngüsü… Ardından tekrar ve tekrar aynı süreçler ya da benzer başka döngülerle dengeyi, kendimizle teması unuttuğumuzu farkında bile olmuyoruz.

İçimizdeki çocukla yetişkin halimiz ne zaman buluştu kimbilir?

Çocuk coşkumu, heyecanımı nasıl yeniden arttırabilirim?

Ebeveynlerimi ya da beni büyütenleri mi taklit ediyorum?

İstediğim gibi bir yetişkinin hayatını mı sürüyorum­?

Bilge yanım bana neler söylüyor?

Söylüyorsa da nasıl duyarım?

Kendimle olan temasımı nasıl arttırırım? 


Peki temas kuramadığımızda kendimizi ne kadar yönetebiliyoruz. Yönetemediğimizi düşündüğümüzde ilk ihtiyaç duyduğumuz şey nedir? Durup fark edebiliyor muyuz? Cevabım hayır. Çünkü çoğu zaman duyguların alanında fazla zaman geçiriyoruz. Duygu varlığı halimizle belki biraz empati yapabilsek, kendimizi karşımızdaki kişinin yerine koymayı deneyimleyebilsek o zaman farklı bir bakış açısına kavuşabileceğiz. Empatiyi temasın ileri bir tanımı gibi görürüm hep. Zira ilişki kurmanın da ileri bir seviyesidir empati.

Temas kavramı günümüzde özellikle yeni nesilde sosyal medya mecrasında daha çok kabul görmektedir. Beğeni almak, gönderinin paylaşılması, yorum yapılması, temasın bugün evrensel halidir. Bu yönüyle baktığımızda bir göz odanın içinden tüm dünyayı parmaklarının içine almış genç kuşaklar için temas tanımı da x kuşağın anladığından farklı bir anlama sahiptir. 

Temasla ilgili pek değinilmese de bu kavramın yakınında değerlendirilebilecek bir kavramdan daha bahsetmekte yarar görüyorum ki o da sosyal fobi. Zira olumsuz temas alan bireylerde oluşabilecek özgüven kaybının sonrasında rastlanabilen bir durum. Sosyal fobisi olan kişiler tanımadığı kişilerle sohbet etmekten, iş yaşamlarında özellikle kendilerinden daha üst pozisyonda olan kişilerle temas etmekten, topluluk önüne çıkmaktan kaçınırlar. Şiddetli ve sürekli bir kaygı hali vardır. Öyle ki bu durum titreme, yüz kızarması, terleme şeklinde kendini gösterir. Her insan benzer şeyleri yaşar elbet bununla beraber sosyal fobisi olan bireylerde bu durum yoğun ve sürekli yaşanmaktadır. 

Temas kavramını farklı yönlerden değerlendirip inceledikten sonra ilişki kurmanın en saf hali olan aşk ile nihayetlendirmeyi seçeceğim. Zira aşk, temasın cisimden bağımsız ilahi hali gibidir. İnsanın kendi benliğini dışına taşan halidir aşk hali… Sevginin sanki tüm cihana, oradan da kozmosa yayılan ışık halidir. Böyle olunca aşkın geçici, sevginin kalıcı halinin deneyimiyle geçmişten bugüne her insanın bu duyguyla hemhal olmuş olması belki de genetik kodlarımızda bize temas etmektedir. 

Sözün özü, temasın hangi hali olursa olsun dileğim hepimizin önce kendi ile sonra yakın ve uzak çevresi ile sağlıklı, sevgi ve aşk dolu, etkili temasları olsun. Yeter ki temas olsun… 


İpek'le "Online Koçluk Seansı" için randevunu hemen oluşturabilirsin.