Enneagram Öğretisi
“ Kendini tanımak demek, hayran hayran kendini seyretmek değildir. Onu arayıp bulmak demektir. Bu nedenle insanın hem ne olduğunu hem de ne olması gerektiğini araştırmasıdır” Sokrates
Bireyin kendini keşfetmesi yolunda çalışan tüm düşünce sistemleri esasen özümüzü bulmamızı sağlamaya çalışır. Enneagrama göre; her insanın kendisine ait bir özü vardır ve kişi doğduğunda “ Öz” ü ile bağlantılıyken mizacının eğilimiyle egosunu oluşturarak bir kişilik tarzına doğru şekillenir ve zamanla bu özün üstü yavaş yavaş örtülerek görünmez hale gelir. Yaşam içindeki hırsları, zaafları, eksiklikleriyle birlikte “ ben” dediği bir kendilik oluşturur. Bu kendiliği “ ben” olarak kabul eder, benin içinde sıkışıp kaldığımız için onun doğasını bir türlü çözüp arka plandaki özümüze ulaşamayız.
Enneagram bu noktada devreye girer ve “Öz’ü bulmak istiyorsak öncelikle kendimizi bulmak, anlamak zorundayız” der. Kendimizi anladıkça Öz’ü örten perdenin mahiyetini de anlarız. Böylece o perdeyi aralayabiliriz ve öz ancak o zaman açığa çıkar.
Nasıl ki güneş her zaman gökyüzünde olmasına rağmen sis, bulut, karanlığın basması gibi doğa olayları nedeniyle kimi zaman görünmez hale geliyorsa özümüz de her zaman içimizde olsa da kimi zaman kişiliğimizden kaynaklı yanılsamalarla varlığını unutur, hayatı baktığımız pencereden görme eğilimi gösteririz. Enneagram felsefesinin amacı; kişinin kendi mizacını ve mizacından kaynaklı davranışlarının altında yatan güdüleri tanımasını, bu mizaca bir gözlemci gibi bakıp farkındalık sağlayarak yanılsamalarını görmesini, egodan ve egonun getirdiği her türlü düşünceden arındırılmış gerçek Öz’e ulaşmasını sağlamaktır.
Öz’e ulaşmak ise bireyin değerlerini onurlandırarak yaşaması, erdemine ulaşması, istek , ihtiyaç ve arayışını bulması demek. Bunun için ise önce kendini tanıman ve kendin üzerine çalışman gerek. Yunus Emre’nin de dediği gibi “ İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendini bilmezsen, bu nice okumaktır.”