• Metin Utku Erol
  • 01.12.2020

Daha Başarılı ve Mutlu Çocuklar İçin Çoklu Zeka ve Koçluk

Tüm  öğrenciler  eğitim  hayatları  süresinde  pek  çok  ders  ile   aynı anda  uğraşıp,  hepsini  de  en  iyi  şekilde  yapmaya  uğraşıyor.  Ancak  ne  var  ki  çoğu  zaman   verimli olmalarını  engelleyen  bazı  faktörler  yüzünden  sonuçlar  istedikleri  kadar  iyi  olmayabiliyor.  Bunlardan  bir kısmı  kendilerinden   bir  kısmı  ise    dışarıdaki  etkenlerden  kaynaklanabiliyor.  Genelde  sebepleri  bilinse  bile, işin  çözümüne  nereden  ve  nasıl  başlanacağı  konusunda  kararsız  kalarak  eyleme  geçmeyi  erteleyebiliyorlar. 

 Günümüzde eğitim alanındaki gelişmelerle birlikte bireylerin neler yapabildiğinden çok, neler yapabileceği düşünülmelidir. Öğrenci koçluğu bu aşamada kullanılan teknik ve yöntemler ile bize destek olmaktadır.

Ortalama 17-18  yıl arasında bir eğitim sürecinden geçiyoruz. Bize dersler ile ilgili  hemen her şey öğretildi. Ancak ne yazık ki çok önemli bir şey hiç öğretilmedi. Bizler “Öğrenmeyi Öğrenmedik”. Zihnimiz nasıl çalışır, dışarıdaki bilgiler hafızamıza nasıl yerleşir, nasıl odaklanırız, okuma en etkin nasıl olmalı ve  benzer  şeyler  ne yazık ki öğretilmedi. 

Bu  döngü  devam  ettikçe   memnuniyetsizlikler   artarak   devam   ediyor   ve   bir  süre  sonra  ipin  ucu bırakılıyor. Bunların sonucunda da düşük performanslı öğrenciler ortaya çıkıyor. Peki yüksek  performans  gösteren  öğrencileri  farklı  kılan  nedir?  

Evet  mutlaka  çeşitli  araçlar  ve bir takım uygulamalar var. 

İşte  “Koçluk”  (Coaching)  dediğimiz   yöntem bu uygulamaların en etkinlerinden biri olarak ilk sıralarda karşımıza çıkıyor.

Eskiden sporcuların etkinliklerinin artırılması amacıyla kullanılan koçluk artık eğitim dünyasında da yaygın olarak uygulanıyor.

Bir çok  eğitim kurumu, eğitmen, değişen dünyamızda geleneksel eğitim modeliyle performansın artmasının yeterli olmadığının  bilincine varmış durumda. 

Bu da liderlik kavramı ile birlikte koçluk kavramını beraberinde getiriyor. Koçluk en kısa ve öz anlatımla ‘istenen performansa ulaşmak için koç (coach) ve danışan (coachee) arasında kurulan planlı bir gelişim ve değişim ilişkisi’ olarak tanımlanabilir.

Kısaca öğrenci koçluğu başarıya doğru yapılan bir yolculuktur. 

ÖĞRENME

Öğrenme, öğretilme yolu ile bireyin çalışarak bilgi edinmesi olarak tanımlanabilir. Birde birey deneyimleri ve tekrarları sonucunda öğrenir. Tüm bu süreçler sonuçtur. 

Peki o zaman öğrenmedeki süreç nedir? Bizler nasıl öğreniyoruz.?

Öğrenme her bireyde farklılık gösteren bir süreçtir. Aslında öğrenme doğal bir süreçtir. Her birey her gün sürekli olarak yeni şeyler öğrenir. 

Gelişmenin, değişmenin, yaşam içinde değişen koşulları uyum sağlamanın yolu öğrenmeden geçmektedir. 

Bir şeyi öğrenme ile bir şeyi öğretme arasında büyük fak vardır. Bazı bilgiler bize doğrudan öğretilirken bizler bazı bilgileri yaşam sürecinde doğal olarak öğreniriz. 

Okullarda karşılıklı bir öğrenme süreci söz konusudur. Aslında yaşamın her alanında karşılık öğrenme vardır. Öğreten kişi öğrenene bir şeyler öğretirken aynı zamanda karşısındaki öğrettiği kişiden bir şeyler öğrenir. Kısaca gerçekte her iki bireyde birer öğrenendir.

Henry Ford İnsan öğrenmeyi bıraktığı gün yaşlanır” demiştir.

Kısaca öğrenme yaşam içinde sürekli olarak var olan bir süreçtir.


Bir kişi karşısındaki birey ya da bireylere ne kadar iyi öğretirse öğretsin, öğrenen istediği tekniği kullanarak öğrenmeye çalışsın başlangıç aşamasında öğrenmenin verimli olabilmesi için bireyin olumlu duygu ve düşünceler ile öğrenmeye başlaması gerekmektedir. 

Olumlu duygu ve düşünceler ile öğrenmeye başlayan bireyde artık bilgiler zihin kapısından girmeye hazır hale geliyor. Olumlu duygular bireyde zihni verimli kullanmaya neden oluyor. 

Ardından birey başarılı bir şekilde öğrenme sürecine giriyor. Kaynaklarına ulaşıyor ve kaynaklarını verimli kullanıyor. Bu da onun özgüveninin artmasına neden oluyor. 

Özgüveni artan birey tekrar olumlu duygu ve düşünceler içinde giriyor. Bu da aktif öğrenme döngüsünün oluşmasına neden oluyor. 

Öğreticinin ve öğrenenin bu aktif öğrenme döngüsünü bilmesi önemli bir konudur. 

Okullarımızdaki Öğretmenlerimiz; başlangıç aşamasında öğrencilerine konuları anlatmaya başlamadan önce onlarda olumlu duygu ve düşünceler oluşmasını sağlayabilirlerse bunun yanında onların tam ve bütün olduklarına inanırlarsa öğrenme sürecinde başarının artmasını sağlanmış olacaktır. 

ÇOKLU ZEKÂ TEORİSİ VE ÇOKLU ZEKÂ ALANLARI

Çoklu Zekâ Teorisi, son 20 yılın eğitim araştırmalarının belki de en etkileyici olanıdır. Çünkü bu teori insanların öğrenmeye ve yaşama bakışını değiştiren bir yaklaşımdır. Bu teori eğitim ve öğretimde çığırlar açarak öğrenen toplumların oluşturulması gibi büyük bir hedef içermektedir.

Geleneksel yapıdaki eğitim sistemleri, sözel ve sayısal alanlarda çok iyi gelişmemiş öğrencilerin sahip oldukları diğer yeteneklerini görmezden gelerek, küçümseyerek veya yok sayarak bu öğrencileri kolaylıkla "Öğrenme özürlü", "Zekâ özürlü" veya "Yavaş öğrenen" gibi olumsuz sıfatlarla etkileyebilmektedirler. 

Hiçbir insan "Benim sözel zekâm daha yüksek, diğerleri değil" gibi ifadelerle kendine sınırlar koymamalıdır. 

Tüm zekâların yaşam boyu gelişme fırsatı vardır. 

Bir çiftçi elma ağacında muz yetiştirmez.

Elmayı daha kırmızı nasıl yaparım diye emek harcar.” 

Doğan Cüceloğlu

"Her öğrencinin kolaylıkla öğrenebildiği bir yol mutlaka vardır ve yine her öğrencinin ne kadar çok öğrenme zorluğu çekse de mutlaka yetenekli olduğu bir beceri alanı vardır.”

Önemli olan eğitimcilerin ve ailelerin çocuklarının ilgi ve yetenek alanlarını dikkatle gözlemleyerek, onların kendilerini güçlü hissettikleri yollarla bu çocuklara güven desteği vererek öğrenme süreçlerine yardımcı olabilmektir."  Çoklu zekâ teorisinin sınıflarda öğrenme ortamlarında kullanılmasıyla beynin hem sağ hem de sol lobu aktif hale getirilir. 

Bunun sonucu da insan beyninin kullanım yüzdeliği artar. Beynin aktif olarak kullanıldığı ortamlarda öğrenciler, yüksek düşünme becerileri geliştirir, öğrencilerin hayal güçleri zenginleşir ve öğrenme etkinliği artar.  

 “Ne kadar zeki olduğunuz değil, ne alanda zeki olduğunuz önemlidir.

Thomas Armstrong

Her çocuğun  güçlü tarafları vardır ve eğitim sistemlerinde , aile içinde anne / baba kimliğinde  önemli olan çocuklarımızın  bu güçlü tarafların daha etkin kullanılmasını sağlayarak olağanüstü başarılı bireyler olmasının önünü açmamızdır. 

Tikiyi uçamıyor diye eleştirmek ne kadar insafsızlıksa ki; “tilki iyi koku alır” , bir çocuğu da sözel alanda başarılı, sayısal alanda başarısız diye eleştirmek de  bir o kadar insafsızlıktır.

Çocuklarımızın temsil sistemi ve çoklu zekâ kuramına göre özelliklerini ,öğrenme şekillerini  belirledikten sonra güçlü yönlerine odaklanır ve bunları güçlendirmeye çalıştığımızda daha başarılı mutlu çocuklar yetiştirmenin önünü açmış olacağız. 

“Başarısızlık Diye Birşey Yoktur, Sadece Sonuçlar Vardır”

*Aliağa FK Gençlik ve Spor Dergisi'nde yayınlanmıştır.

Metin Utku Erol

Yaşam Koçu, PCC, MA

Metin ile "Online Koçluk Seansı" için randevunu hemen oluşturabilirsin.